Bilgisayar oyunları doktrinde bilgisayar programı, sinema eseri, işleme eser, veri tabanı ve multimedya (çoklu ortam) olarak farklı türlere dahil edilmektedir. Makalemizde bilgisayar oyunlarının hangi eser türüne dahil olduğu veya olması gerektiğine ilişkin tespitler yapılarak bilgisayar oyunlarının nasıl korunacağına dair koruma mekanizmaları değerlendirilecektir. Bilgisayar oyunlarının hukuki statüsü ve korunma yöntemleri üzerine bu makalede detaylı bir inceleme sunulmaktadır.
Bilgisayar Oyunlarının Bilgisayar Programı Olarak Değerlendirilmesi
Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda bilgisayar programı “Bir bilgisayar sisteminin özel bir işlem veya görev yapmasını sağlayacak bir şekilde düzene konulmuş bilgisayar emir dizgesini ve bu emir dizgesinin oluşum ve gelişimini sağlayacak hazırlık çalışmaları” olarak tanımlanmıştır.
Bilgisayar programları, FSEK’e göre, ilim ve edebiyat eseri kategorisi altında değerlendirilir ve korunur. Bu kategori altında ise dil ve yazıyla ifade edilen eser türleri arasında yer almaktadır. Her bilgisayar oyununun bilgisayar programları ile oluşturulduğu göz önüne alındığında, doktrinde bazı yazarlar tarafından bilgisayar oyunlarının esasen bilgisayar programı olarak kabul edildiği görülmektedir.
Bir Yargıtay kararında bu hususta; “…Bu nedenlerle; içerdikleri birçok unsur bakımından karma nitelikli bir eser özelliği gösteren bilgisayar oyunlarının yazılım tabanlı olmaları, diğer bir anlatımla bilgisayar programı özelliğinde olan bir bilgisayar yazılımı üzerine inşa edilerek kurgulanmaları sebebiyle bilgisayar programlarına dair koruma hükümlerine tabi olacaklarının kabulü gereklidir.” şeklinde bir inceleme yapılmıştır. Bu karar Türk fikri mülkiyet hukuku açısından da bilgisayar oyunlarının hali hazırda birer bilgisayar programı olarak ele alındığını göstermektedir.
Bilgisayar Oyunlarının Sinema Eseri Olarak Değerlendirilmesi
Doktrinde bir görüş, bilgisayar oyunlarının nitelik itibariyle sinema eserlerine özgü korumadan yararlanması gerektiği yönündedir. Oyunun ekran görüntülerinin korunması noktasında sinema eseri olarak, yazılım söz konusu olduğunda ise bilgisayar programı olarak korunması gerektiği doğrultusunda da görüşler bulunmaktadır.
Bilgisayar oyunlarının sinema eseri olarak korunması gerektiğini düşünen yazarlara göre; bilgisayar oyunlarında var olan etkileşim unsuru sinema eseri sayılmada bir engel oluşturmamaktadır. Zira etkileşim unsuru, esasen oyunun üreticisinin oyuna önceden eklediği belirli yolların izlenmesi olarak karşımıza çıkmakta ve bu durum eserin niteliğini değiştirmemektedir.
Bilgisayar Oyunlarının İşleme Eser Olarak Değerlendirilmesi
Doktrinde, bilgisayar oyunlarının temelde yaratıcı bir eser ortaya koymak yerine mevcut birkaç eseri bir araya getirip yeniden yorumlama eğiliminde olduğu ve bu nedenle bilgisayar oyunlarının müstakil bir eser türü olarak korunmasının gerekli olmadığına ilişkin görüşler de mevcuttur. Ancak bilgisayar oyunlarının durumunu bu kadar kolay bir şekilde açıklamak çok mümkün olmamaktadır.
Call of Duty 4: Modern Warfare oyunu üzerinden örnek verelim. Call of Duty 4: Modern Warfare oyunu, hem tek oyunculu hem de çoklu oyunculu modlarıyla geniş bir oyun deneyimi sunmaktadır. Oyunun tek oyunculu özelliğinde, oyuncular belirli bir kurgusal hikayeyi izleyerek sonuca ulaşmaya çalışır.
Görsel olarak dönemin ileri düzeydeki grafikleri, detaylı müzik ve ses tasarımlarıyla dikkat çeker. Ancak, bu oyunun içinde bir senaryo, yönetmenlerin katkısı, altında yatan yazılım kodları, grafik tasarımları, müzik ve sesler gibi birçok bileşen bulunmaktadır.
Bu bağlamda, Call of Duty 4: Modern Warfare gibi oyunlar, önceden var olan eserlerden türetilmiş yeni bir eser olarak değerlendirilemez. Oyunun yapısında yer alan senaryo, yönetmenlik, yazılım, grafik tasarımı, müzik ve ses unsurları gibi öğelerin birleşimiyle, oyunun kendine özgü bir bütünlüğü ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, bu tür oyunların sadece alelade bir derleme olduğu iddiası geçerli değildir.
Koşullar uygun olduğunda, bir bilgisayar oyununun bileşenlerinden biri veya birkaçının işleme eseri olduğu ifade edilebilir. Lakin somut olay bağlamında yapılan bu belirleme ne söz konusu bilgisayar oyununun bir bilgisayar oyunu olarak elde etmesi gereken korumada daralmaya yol açar ne de bütün bilgisayar oyunlarını işleme eser kategorisine dahil eder. Bu durumda kategorik olarak, bilgisayar oyunlarının bir işleme eser olduğunu belirtmek yanlış olur.
Bilgisayar Oyunlarının Veri Tabanı Olarak Değerlendirilmesi
Doktrinde bilgisayar oyunlarının veri tabanı olarak korunması fikrini savunanlar da bulunmaktadır. Her iki tür de bir etkileşim imkanı sunmaktadır fakat bilgisayar oyununun sunduğu etkileşim ile veri tabanının sunduğu etkileşim birbirinden çok farklıdır. Bilgisayar oyununda etkileşim, oyuncunun oyunu oynaması, bitirmesi, belirli görevleri yapması, başkalarıyla etkileşim kurması, bir şeyler öğrenmesi, eğlenmesi gibi sayısız şekillerde karşımıza çıkmakta iken; veri tabanındaki etkileşimin amacı, kullanıcının bazı bilgilere ulaşmasını sağlamak ve verileri belirli bir düzen içinde tutmaktır. Veri tabanı koruması, veri tabanı içindeki veri ve materyali kapsamaması nedeniyle bilgisayar oyununun içindeki ögelerin korunmaması sorunu ortaya çıkabilecektir.
Bilgisayar Oyunlarının Multimedya Olarak Değerlendirilmesi
Multimedya eser, birden çok ve farklı unsurun etkileşim imkanı sunularak bir araya getirilmesidir. Bu tip oluşumlara en iyi örnekleri internet siteleri ve bilgisayar oyunları oluşturmaktadır. Ancak multimedya oluşumlar bir eser türü olarak FSEK kapsamında korunmamaktadır. Belirtildiği üzere bilgisayar oyunları birer multimedya oluşumdur. Multimedya oluşumların henüz mevzuatımız tarafından korunmaması ise bilgisayar oyunlarının niteliğini etkilememektedir.
BİLGİSAYAR OYUNLARININ FSEK KAPSAMINDA KORUNMASI
Bilgisayar Oyunlarının Bilgisayar Programı Hükümlerince Korunması
Öğretideki baskın görüş uyarınca bilgisayar oyunlarının şu an için sinema eseri olarak korunmasının en doğru çözüm olduğu noktasındadır. Fakat yargı, bu noktada öğreti ile aynı fikirde olmamaktadır. Yargıtay’a sunulan çeşitli davalar, genellikle bandrolsüz oyun CD ve DVD’lerinin satışıyla ilgili olup, yerel mahkemeler ile üst yargı mercileri arasında anlaşmazlıklara neden olmuştur. Bu davalarda bilgisayar oyunlarının doğası ve yasal statüsü üzerine çeşitli görüşler tartışılmıştır. Yerel mahkemelerce bilgisayar oyunları sinema eseri olarak nitelik göstermekte olup mahkemeler bu davalarda Danıştay 10. Dairesinin 27.09.1994 tarih ve 4550 – 1856 sayılı kararına ve Bandrol Uygulamasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik madde 7’ye atıf yapmaktadır.
İlgili maddede yer alan “Tespit edildiği materyale bakılmaksızın, elektronik, mekanik veya benzeri araçlarla gösterilebilen, sesli veya sessiz, birbiriyle hareketli görüntüler dizisi içeren bilgisayar oyunlarında bandrol kullanılması zorunludur.” hükmü göz önüne alındığında bilgisayar oyunlarının sinema eserlerine benzetildiği görülmektedir. hareketli görüntüler dizisi içeren bilgisayar oyunları” ifadesi ile de bu durum çok net belli edilmiştir. Ancak Yargıtay ilgili madde metnindeki tanımlamaların FSEK kapsamındaki suçların niteliğini etkilediğini ve bunun kanunsuz suç yaratma olacağından ötürü bu hükmün dikkate alınamayacağını belirtmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2018/19-398 Esas 2018/413 Karar sayılı (09.10.2018 Tarih) ilamı Türk yargısının konu hakkındaki düşüncelerini çok net ortaya koymakta ve öğreti ile yargı arasındaki uyumsuzluğu göstermektedir. İlgili kararda bilgisayar oyunlarının korunmasına ilişkin:
“…benzerlikler barındırmakla birlikte sinema sanatına özgü dil ve yöntemler ile meydana getirildiği ileri sürülemeyecek olan, muhatabına seyretmekten öteye etkileşim ve oyunu yönetim serbestisi imkanı sağlayan bilgisayar oyunlarının, artık sinema eseri türüne girdiği söylenemeyecektir. Diğer taraftan, bilgisayar oyunlarının içerdiği birçok unsur sebebiyle bilgisayar programı olduklarının kabulü ile ilim ve edebiyat eserleri türüne dahil olduklarını söylemek de yerinde olmayacaktır.
Bu nedenlerle, içerdikleri birçok unsur nedeniyle bilgisayar oyunlarının karma nitelikli eserler olduklarının kabulü gereklidir.
Bir eserin 5846 sayılı Kanunun koruması kapsamına dahil olabilmesi için kanunda sınırlı olarak sayılan eser türleri içerisinde yer alması zorunluluğu gözetildiğinde, bilgisayar oyunlarının; yazılım tabanlı olmaları, diğer bir anlatımla bilgisayar programı özelliğinde olan bir bilgisayar yazılımı üzerine inşa edilerek oluşturulmaları nedeniyle 5846 sayılı Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının 1. bendi kapsamında kalan bilgisayar programlarına ilişkin koruma hükümlerinden yararlandırılması gerektiğinin… kabulü gerekmektedir.”
şeklinde belirlemede bulunulmuştur. Karardan da açıkça bilgisayar oyunlarının bilgisayar programlarına tanınan korumadan yararlanacağı belirtilmiştir. Ancak buradan bilgisayar oyunlarının niteliğinin bilgisayar programı olduğu anlaşılmamalıdır. Çünkü karardan da görüleceği üzere, bilgisayar oyunlarının ne sinema eseri ne de bilgisayar programı olduğu, karma nitelikli eserler olduğu anlaşılmaktadır. Bilgisayar oyunlarının bilgisayar programı özelliğinde olan bir bilgisayar yazılımı üzerine inşa edilerek kurgulanmaları nedeniyle, bilgisayar programlarına ilişkin korumadan yararlanacakları belirtilmiştir.
“…dava konusu bilgisayar oyunu niteliğindeki FSEK kapsamında eser olarak değerlendirilen yazılımların…”
“…Bilgisayar oyunları yazılım tabanlı olmaları nedeniyle sinema eseri niteliğinde değildir. Bu itibarla söz konusu eserler bilgisayar programlarına ilişkin koruma hükümlerine tabidir.”
Yukarıda Yargıtay tarafından verilen bilgisayar oyunlarına ilişkin diğer kararlar da Yargıtay’ın bilgisayar oyunlarının nitelik itibariyle bilgisayar programlarına ilişkin korumadan yararlanması gerektiği yönündedir.
Bilgisayar Programlarının Sinema Eseri Hükümlerince Korunması
Her ne kadar iki eser türünün birbirine yaklaştığı pek çok nokta var ise de sinema eseri korumasının bilgisayar oyunları için uygun olduğu sonucuna varılamamaktadır. FSEK’in sinema eseri tanımı bilgisayar programını kapsamamaktadır. Bu durum bilgisayar programcılarını korumasız bırakabilir.
FSEK madde 8’de sinema eserlerinde eser sahipleri; yönetmen, özgün müzik bestecisi, senaryo yazarı, diyalog yazarı ve canlandırma tekniğiyle yapılmış sinema eserlerinde animatördür. Bu kişiler birlikte eser sahibi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu madde ile sağlanacak bir koruma; programcı, karakter ve seviye tasarımcıları, ses mühendisleri gibi bilgisayar oyunlarının yapım aşamasında emek veren kişileri saymaması nedeniyle yetersizdir.
Mevcut sistemde bilgisayar oyunları için daha uygun bir koruma öngörülene dek oyunlardaki görsel/ işitsel unsurların sinema eseri; altında yatan programların ise bilgisayar programı hükümlerince korunması önerilebilir. Bu şekilde, bilgisayar oyunlarına sağlanan koruma çerçevesi, ikili bir yaklaşımla genişletilmiş olacaktır.
Bu makalede, bilgisayar oyunlarının hukuki statüsü ve korunması üzerine geniş kapsamlı bir inceleme sunulmuştur. Mevcut yasal çerçeve incelendiğinde, bilgisayar oyunlarının hem birer bilgisayar programı hem de sinema eseri olarak değerlendirilebileceği görülmektedir. Ancak, bu alan için özel bir koruma mekanizmasının oluşturulması gerekliliği açıktır. Mevcut yasal boşluğun doldurulması ve bilgisayar oyunlarına uygun bir koruma sağlanması için ilgili tarafların işbirliği yapması ve yeni düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Bu şekilde, bilgisayar oyunlarına sağlanan koruma çerçevesi daha etkili hale getirilerek bu önemli sanat ve eğlence formunun geleceği güvence altına alınabilecektir.
