7445 SAYILI “İCRA İFLAS KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN” HAKKINDA BİR İNCELEME
256 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi 28/03/2023 tarihinde Meclisten geçerek yasalaşmış olup pek çok maddesi 05/04/2023 tarihinde yürürlüğe girmiş, bir kısım maddeleri ise 01/09/2023 itibariyle yürürlüğe girecektir. Çalışmamızda bu kanun ile yapılan değişiklikler incelenmiştir.
Av. Nevin Can & Av. Gonca Şahin
- Konutta Haciz Yapılmasına İlişkin Değişiklikler
Anılan kanun değişikliği ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na yeni bir madde eklenerek konutta haciz işlemine ilişkin yeni bir düzenleme yapılmıştır. Buna göre artık icra müdürü, alacaklı tarafça haciz işlemi uygulanması istenen yerin konut olduğunu tespit etmesi üzerine eğer hacze gidilmesine ilişkin diğer tüm şartlar gerçekleşmişse haciz kararı vererek bu kararı hâkim onayına sunmak durumundadır ve haciz işlemi, ancak hâkimin onayı üzerine gerçekleştirilebilir. Anılan madde, yürürlüğe girmesinden önce verilmiş olan kararlar için uygulanmayacaktır; yani yalnızca bu kanunun Resmî Gazete’de yayınlanmasından sonra verilen haciz kararları hâkim onayına sunulacaktır. Buna ek olarak daha önceden konutta yapılan hacizde aynı amaçla kullanılan eşyaların birden fazla olması halinde bunlardan biri haczedilebiliyor iken artık bireylere ait kişisel eşyalar ve ailenin ortak kullanımında olan eşyaların tümü haciz kapsamından çıkartılmıştır. Artık yalnızca hâkim kararıyla konutta hacze gidilebilecek ve gidildiğinde dahi konutta yaşayan bireylerin kişisel eşyaları ve ailenin ortak kullanımındaki eşyaların hiçbiri haczedilemeyecektir.
Konutta haciz özellikle konutta yaşayan ve herhangi bir borcu bulunmayan diğer kişilerin özel hayatlarının ve mülkiyet haklarının korunması açısından her zaman problemli bir uygulama olmuştur. Hatta haciz korkusu ile çiftlerin muvazaalı olarak boşanmaları gibi durumlarla dahi geçmişte karşılaşılmıştır. Değişiklik öncesi düzenlemede de konutta hacze gidilmesi durumunda aile bireylerine ait olan gerekli eşyalar ile ailenin ortak kullanımında olan eşyaların genel olarak haczi mümkün olmaması nedeniyle konut hacizlerinin pratikte bir faydası bulunmamaktaydı. Zira konutta ancak birden fazla televizyon ya da bilgisayar gibi eşyaların bulunması halinde bunlardan biri haczedilmesi mümkün olup bu eşyaların icraen satışı; haciz, saklama ve satış masraflarını ancak karşılayabilecek olduğundan uygulamada eşya haczi genel olarak yapılmamaktaydı. Yapılan yeni değişiklikle zaten pratikte genel itibariyle uygulanmayan eşya haczi daha da zorlaştırılmış, ayrıca bir de hâkim kararına bağlanmıştır. Yapılan düzenlemenin gerekçesi olarak konut mahremiyetinin korunması gösterilmiş ise de bu durum konut haczinde herhangi bir eşyanın haczedilmesini pratikte imkânsız hale getirmekte ve mahkemelerin zaten fazla olan iş yükünü daha da arttırmaktadır. Artık önceden de pratikte çok zor olan konutta haciz yapılması imkânsız hale getirilmiş, ancak bu yapılırken icra müdürlüklerinin ve hakimliklerinin iş yükü azaltılacağına tam tersine daha da fazla yük bindirilmiştir. Şu hâlde aile birliğinin ve özel hayatın korunması hedeflenmekteyse bu durum, zaten borcun tahsilini pratikte imkânsız hale getirirken yargı görevlilerinin iş yükü arttırılacağına tamamen konut haczinin yasaklanması her iki amaca da daha iyi bir şekilde hizmet edecektir.
- Haciz İşlemleri Hakkında Getirilen Diğer Değişiklikler
Kanun değişikliği ile konutta hacze ilişkin olarak yapılan düzenlemelerin yanı sıra yalnızca konutta yapılan hacizlerde değil genel itibariyle haciz işlemlerine ilişkin olarak değişikliğe gidilmiştir. Buna göre öncelikle daha öncesinde haczedilerek satışa kadar muhafaza edilmek üzere yediemine bırakılan malların üzerindeki haczin kalkması haline ilişkin olarak bir düzenleme yapılmıştır. Bu halde öncelikle borçluya tebligat çıkartılarak malın saklanması için olan yediemin ücretini ödemek şartıyla on gün içinde malı teslim alabileceği bildirilir. Borçlunun malları teslim almaması halinde malın belirli koşullarla istemesi halinde yediemine devri, bu şartların gerçekleşmemesi ya da yedieminin malları devir almak istememesi halinde Makine ve Kimya Endüstrisi AŞ’ye hurda bedeli ile satışı, şirketin de bunu kabul etmemesi halinde malların bedelsiz olarak Kızılay’a verilecektir.
- Dava Şartı Arabuluculuğa İlişkin Değişiklikler
Bilindiği üzere iş hukukunda konusu alacak, tazminat ve işe iade olan davalar ile ticaret hukukunda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin olarak dava açılmadan önce arabuluculuk yapılmış olması dava şartı olarak düzenlenmişti. Kanun değişikliği ile zorunlu arabuluculuğa dahil olan davaların kapsamı genişletilmiş ve hem ticaret hem de iş hukukunda daha önceden dava açılması öncesinde arabuluculuğa başvurma şartı olmayan itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davaları hakkında da arabuluculuk şartı getirilmiştir. Buna göre 1/9/2023 itibariyle hem ticaret hem de iş davalarında konusu alacak, tazminat, işe iade, menfi tespit, itirazın iptali ve istirdat davaları açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olma zorunluluğu bulunacaktır.
Ticaret ve iş hukukunun yanı sıra taşınmazlara ve kiraya ilişkin birtakım uyuşmazlıklar için de 1/9/2023 itibariyle zorunlu arabuluculuk şartı getirilmiştir. Buna göre (kiralanan taşınmazların ilamsız icra ile tahliyesine ilişkin davalar hariç olmak üzere) kira ilişkisinden kaynaklanan tüm uyuşmazlıklar, taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davalar, Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan kaynaklanan davalar ve komşu haklarına ilişkin davalar açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması artık kanunen zorunlu olacaktır.
- Ceza Hukuku Alanındaki Değişiklikler
Kanun değişikliği kapsamında göçmen kaçakçılığı suçunun cezası asgari üç yıldan asgari beş yıla çıkartılmış ve uyuşturucu suçlarında denetim uygulanması hakkında birtakım değişiklikler yapılmıştır. Belirtmemiz gerekir ki uyuşturucu suçlarının önlenmesi kapsamında ceza miktarının arttırılması yerine denetim ve tedaviye ilişkin hususlarda değişiklik yapılması olumlu bir gelişmedir. Zira tüm dünyadaki yargısal gelişmeler incelendiğinde yalnızca uyuşturucu tüketiminin cezalandırması politikasından vazgeçerek tedaviye önem veren ülkelerin uyuşturucu tüketimini ciddi anlamda azalttığı görülmektedir. Şu hâlde uyuşturucu tüketimi nedeniyle başlatılan soruşturmada beş yıl süreyle dava açılmasının ertelenmesi kararı verilir ve şüpheli hakkında asgari bir yıl denetim ile gerekli görülmesi halinde tedavi uygulanır; denetim süresi iki yıl daha uzatılabilir.
Buna ek olarak bilindiği üzere sanığın mahkeme tarafından sorgusu yapılmaksızın hakkında bir karar verilebilmesi mümkün değildir. Bu durum ise sanığın bulunamaması durumunda yargılamaların ciddi anlamda uzamasına yol açmaktadır. Değişiklik sonrasında da önceden olduğu gibi özellikle mahkûmiyet olmak üzere bazı kararların sanığın yokluğunda ve sorgusu yapılmaksızın verilememeye devam edecektir. Ancak değişiklik ile birlikte beraat, davanın reddi ve düşmesi kararlarının sanık dinlenmeksizin verilebilmesinin önü açılmıştır. Bu kararlar sanığın aleyhine bir durum oluşturmayacağından kendisi yargılamaya dahil edilmeksizin verilmesinin bir sakıncası bulunmamaktadır.
Ayrıca değişiklik ile sanık hakkında bir ceza verilmesi ve bu cezanın kesinleşmesinin ardından infazın ertelenmesi sebeplerine bir yenisi daha eklenmiştir. Buna göre belirli şartlar altında kadın hükümlülerin engellilik ya da hastalık nedeniyle bakıma muhtaç on sekiz yaşından küçük çocuğu bulunması halinde cezasının infazı bir yıla kadar ertelenebilir ve iki yıl daha uzatılabilir. Bu imkânın yalnızca kadın hükümlüler için tanınmasının eşitlik ilkesine aykırılığı öne sürülebilirse de tüm dünyada da geçerli olan ülkemizin gerçeği, neredeyse her halde annelerin çocuklarla ilgilenmesi ve babaların çoğu zaman çocuğun annesi olmasa dahi çocuğun bakımını birincil olarak üstlenmemesi olduğundan yargı alanında bu gerçekliği yansıtan bir düzenleme yapılmıştır.
- Yargı Mensuplarına İlişkin Değişiklikler
Yapılan düzenleme ile delil tespiti işlemi hakkında da değişiklik getirilmiştir. Genel olarak sonraki bir tarihte açılacak dava için delillerin belirlenmesi ve resmi olarak kayıt altına alınması için yapılan delil tespiti, daha önce yalnızca mahkemeler aracılığıyla yapılabilmekteydi. Kanun değişikliği ile artık noterlerin de delil tespiti yapılabilmesinin önü açılmıştır. Buna göre noterler delil tespiti amacıyla keşif yapabilir, gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırabilir ve tanık dinleyebilir. Yargı mensuplarını ilgilendiren bir diğer değişiklik de avukatların büro açmasına finans desteği sağlanması ve mesleğinin ilk beş yılı içinde olan avukatlardan daha önce yarı oranda alınan aidatların alınmamasıdır.
